vavien izle

fight club izle

22 Mayıs 2021 Cumartesi

Halkalı'da Buluşma - Florya'da Kavuşma

 Merhabalar, tekrardan bir buluşma ile karşınızdayız. 

Naime Hanım, en son yazdığımızdan sonra işe girdi. Bundan ve haftasonu yasaklarından dolayı görüşüp görüşemeyeceğimiz kesin değildi. Ama hastahane randevusunu buluşmak için fırsata çevirmek de bizim elimizdeydi ve çevirdik. Hastahane randevusu Halkalı'da idi.

Kazlıçeşme istasyonunda buluştuk. Çok hoştu, uzun zaman sonra buluşmak. Sarıldık birbirimize ve ardından tekrar Marmaray'a binip, Halkalı'ya kadar gittik. 

Daha önceki buluşmalarımızda Kürt Böreği çekmişti canımız. Biz de börekçi aradık. Hatta bundan da önce hani demiştim ya işe girdi diye Naime. O yüzden bol fıstıklı baklavayla ıslatacaktık ilk maaşını ama bulamadık baklavacı. Sabahın erken saatleri olması bu hususta etkiliydi elbette. Ama börekçi karşımızdaydı.

1'er porsiyon börekten alıp, çay ile beraber masaya geçtik. Yasaktı ama oradaki görevli izin verdi , sağolsun. Birbirimize gülümseyen gözler ve tatlı konuşmalar ile oradan kalktık. Henüz vaktimiz vardı. Biz de bir parka duvarlardan atladık. Daha doğrusu ben atladım, Naime'yi ise kucağımda indirdim. Tahtıravalliye bindik, ben ağır geldim 🦄. Ardından oturabilecek bir yer bulup, oturduk. Sohbet edip, muhabbet gösterdik birbirimize ve ardından da hastahaneye doğru yola çıktık. Başlangıçta tam tersi istikamette bir otobüse bindik. Yaşlıca bir amcanın da Naime'nin dediğini doğrulamasıyla bunu öğrendik. Ve amcaya teşekkürlerrr edip, indik. Minübüs ile en sonunda hastahaneye vardık. Beni muayehaneye almadılar. Çok şükür ki büyük bir şey çıkmadı. Ve şükür ki Naime'nin ısrarı ile doktorla o gün görüşebildik. Testler için gerekenleri verip , hastahaneden çıktık.

Sonrasında ise yarım gün olan vaktimiz tam güne çıktı. Biz de ne yapacağımızı kararlaştırmaya koyulduk. Florya AVM'ye gidebilirdik, Florya Atatürk Ormanı'na gidebilirdik, hatta baklavayı gördüğümüz Sirkeci taraflarına bile gidebilirdik.

Baklavayı her türlü yiyebiliriz deyip, daha fazla ve rahatça vakit geçirebileceğimiz Florya Atatürk Ormanı'nda karar kıldık. Yazın bir ara gideriz denmişti ama bugün olması çokzel bir süpriz oldu. Metro ile vardık oraya , başta durağı geçtik sandıydım ama geçmemişiz. 

Gittiğimizde , Naime'nin müthiş fotoğrafına benzer bir fotoğraf çekmek amacıyla yeşil olmayan bir zemin aradık.  Bulduk ve çekildik. Ben beni çektiği fotoğrafları beğendim , Naime de çok beğendi ve instagrama bile koydum.

Ertesinde bir yer bulup, hasret gidermeye çalıştık. Oyun oynadık, sohbet ettik. Getir'den hamburger menüler ve fıstıklı soğuk baklava söyledim. Getir'in kuryelerinin tavrını çok beğenmedim ama adresi de tam belirtememiş de olabiliriz :) . Özellikle soğuk baklavaya bayıldımmm hatta bayıldık 👻. 

En güzeli olan birbirimizin yanında olmaktı. Ama güzel anların zamanla yarışma hevesi yine saatleri çekti aldı günümüzden. Kalktık.

Sarıldık, bir sonraki buluşmamıza değin veda ettik. Ve ben Florya'da metronun penceresinden çehrenin kayboluşunu özlemle. izledim


11 Nisan 2021 Pazar

Çin mutfağı - Arkadaş tanıştırması- Golf Fantasia black

 Sirkeci marmaray durağında başlayan bir günün hikayesi. Günün kahvaltısını Gülhane parkında Yavuzhan'ın getirmiş olduğu tost ve sandviç ile yapmış olduk ımmmh karnımız güzelce doydu ama bu sefer içecek almayı unutuk. 🤭
 Planımıza göre kahvaltıdan sonra Foode-ist Cafe and Brasserie'ye gidip italyan mutfağını deneyimleyecektik ancak mekana gittiğimizde menü incelerken o da ne istediğimiz hiçbir italyan yemeği yoktu. Görevli ile iletişime geçtiğimiz de "maalesef pek tutmadı biz de kebaba döndük." dedi. bu bizi hüsrana uğrattı ve elbette farklı mutfak deneyimlemek istediğimiz için kalktık. 
 Google Map üzerinden önce yakınımızda olan italyan restorantlara baktık. Ancak Sultanahmet'te bulunan italyan restrontları kebapçıya dönmüş maalesef. Biz de farklı mutfakları aramaya koyulduk derken önce new asia 'ın adında bir çin mutfağı bulduk diye sevinmiştik. Mutlu bir şekilde restorana gittiğimizde kapalı olduklarını söyleyen bir görevli "iki dakika oturabilir miyiz?" diye sorduğumuz da kaba bir şekilde red cevabı aldık. Ardından çok tatlı bir asya restronı olan Little piece of asia'nın maalesef şefinin havalimanına gittiği için biz asya mutfağıyla buluşamadık "iki dakika oturabilir miyiz?" sorusuna "tabi ki" diye çok tatlı bir cevap aldık. 
Google Map üzerinde farklı mutfak aramaya devam ederken bu sefer gitmeden önce telefon üzerinden iletişime geçmeyi düşündük ve Çin mutfağına sahip olan Changcheng restoranına gittik. Çin mutfağını tadacak olmanın heyecanı ile menüyü inceledik ve kesinlikle fiyatlar çok uygundu. wanton ve çin turşulu etli çorbalardan içtik. Atıştırmalık olarak Çin böreği, haşlanmış mantı.Ana yemek olarak etli noodle ile sebzeli sulu noodle söyledik. Sebzeli noodle ve çin böreği dışında  her şey çok güzeldi. 
 En son olarak da çin çayı içmek istedik. Çin çayını içerken Yavuzhan'a "tadı bildiğimiz yeşil çay gibi değil mi?" dedim. "Evet öyle benziyor. İstersen soralım." dedi. Garsona "bu yeşil çaya çok benziyor" dediğim de "Yeşil çay zaten" diye cevap almış olduk ve günün en komik anı olabilirdi.
 05.04.2021 tarihinin bendeki ayrı bir önemi ise hayatımda ilk kez erkek arkadaşımı yakın arkadaşımla tanıştıracak olmamdı. Yemeğimizi yedikten sonra buluşma noktası olan haliç metroya yoluna yöneldik. Arkadaşım metrodan indiğinde biz de gelmiştik. 
Nur Sena ile Yavuzhan'ı tanıştırma isteğim de böylelikle gerçekleşmiş oldu. İtalyan yemeği yiyemedik bari tatlısını yiyelim diye düşünürken aklıma San Sebastian tatlısı geldi. ben onu italyan tatlısı sanıyordum oysa ki İspanya tatlısı çıktı. 
Nur Sena'nın önerisi üzerine çok hoş bir kafeye gittik. Türk Kahvelerimizi beklerken sohbete başladık ardından San Sebastian tatlılarımızı yedik ilk deneyimimiz olduğu için kıyas yapamıyorduk ama pek beğenmemiştik ama ne demişler yemekler bahane sohbet şahane :D ve ben çok mutlu oldum iki sevdiğim insanın anlaşmış olmaları en güzel tecrübelerimden biri oldu ve tabi ki Nur Sena'ya Yavuzhan ile yazmış olduğumuz kitabı hediye ettik dilerim elden ele dolaşır gider :). 
Daha sonra Nur Sena'nın işi çıktığı için kalmak durumunda kaldık. ve uzun zamandan beri tatmak istediğimiz Golf Fantasia black dondurmasını getir üzerinden sipariş ettik ve getir in ilk alış verişe özel 31 tt üzeri kampanyasını da deneyimlemiş olduk 37 tl lik sipariş verdik ve sadece 7 tl ödedik. tabi artık akşam olmaya başladığı için de hava soğumaya başlamıştı. Nisan ayında ne bu soğuk hava dalgası Allah aşkına.
Soğuk havada dondurma yemek ayrı bir anı olarak aklımızda kaldı. Dondurma düşündüğümden de güzel çıktı tekrar tekrar yemek istiyorum. 
Yasaklar sebebiyle erken ayrılmak durumunda kaldık çok güzel bir gündü teşekkür ediyorum bu gzel anılar için Yavuzhan Bey size. Diliyorum niceleri olur. 🍀 

Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , ,

27 Şubat 2021 Cumartesi

Nöroananatomi 1.Ders

 

Büyük bir şekilde beynin bölümlerine bak-koy.
Santral sinir  sitemine periferden gelenlere afferentler diyoruz. Afferent sistemi duyular oluşturur.
Baş-yüzden geliyorsa CNler ile  gelir ama vücuttan sinirler duyular gelcekse de spinal sinirler- dermatomal nöronlarla olur bu iş.
Merkezden perifere ise Efferentler iş yapar. Bu iş 2 nöronla hallolur, halbuki afferentler için 3 nöron gerekiyordu.
Efferentler 2'ye ayrılır: Somatik ve Otonom Efferentler.
    Somatik: Kortikospinal trakt
    Otonom Effernler: Sempatik ve Parasempatik 

Aynı işle alaklı nörn kümesine nucleus(sss) ya da  ganglion(pss) denir.
Aksonları da beraber gider bunların ve bu akson demetlerine fasikulus deriz. Ya da bu akson yollarına traktus ya da lemniscus deriz. 
T1-L2 arasında medulla spinalis giri cevherinde cornu anterior ve postriora ek lateralis de mevcuttur.
Beyaz ceveri adlandırıren iki arka boynuz arasına funşcus dediz. Akson demetleri de burada yer alıyor. Fasiculus Gracilis içte, fasiculus cuneatus dışta.
funiculus lateraliste ise trac.spinotalamicus lateralis, trac.corticospinalis lateralis var.
Bötlgenin adı funiculus ama yolun adı fasiculus.
Radix Anterior'dan efferentler çıkar, posteriordan ise afferentler girer. Ve bu radixler foramen intervertebrale'de birliiyorlar. Bu miks yaapıya ise spinal sinir deniyor.
Spinal sinir foramen intervertebrale'den çıkınca ön-arka dal olarak ikiye bölünür. Bunlara da ramus anteror ve ramus posterior denir. Arka dalları erecto spina'ya gider. Otoktor sırt kaslarına. Ön dallar ise 4 tane plexus yaparlar. Boyun bölgesinde iki tane(servikal plex., brachial plex.) , torakal bölgede plexus yapmazlar intercostal sinirlerdir, lumbal blögede lumbal plexus, sakral bölgede santral plexus yaparlar.

Lemniscuslar
Sinir sistei boyunca karşımıza 4 tane lemniscus çıkar. 
Lemniscus medialis önem arz eder, şuurlu proprioseptif-vibrasyon-iki nokta ayrımı duyusu.
Bu işlevler fasiculus gracilis-cuneatus'undu, doğru. Ama o 1.nöron aksonudur. O birinci nöronlar bulbusa girip sinaps yapıp karşıya geçince onun adı lemniscus medialis diye değişiyor. Yani aynı işev ama biri 1., diğeri 2. nöron uzantısı.(nuclueus gracilis ve nucleus cuneatus bulbasstaki 2.nöronlar ve bunların uzantısına lemniscus medialis deniyor
Lemniscus lateralis hakkında ise şimdilik işitme yollarıyla alakalı lemniscus olduğunu bilmeliyiz.
Lemniscus trigeminalis ve Lemniscus spinalis' e sonra değinilecek.
Proprioseptif duyu: Eklem kapsilünden, gogi tendon organından, kas iğciğinden alınan duyular. Ekstiremiteerin konumunu bilmeyi sağlar, dengyle alakalıdır.

Ganglionlar
Periferik sinir siteminde olurlar, bazal ganglion tanımı yanlış tanımdır onun gerçek adı nuclei basalis'tir. 
Ganglionlar duyu ganglionu ya da otonom gangliondur.
Ggl. spinale duyu gangliondur. Boynun altından kalkan herhangi bir dermatoma ait duyunun 1.nöronu Ggl.spinale'de bulunan pseudounipolar nörondur. Bu pseudounipolar nöronun bir periferik ve bir de santral uzantısı vardır. Periferden alır SSS'ye sokar. Sonrasında 2.nöron aranır. Ama boyun yukarısında işler farklıdır.
Alına dokunulduğunda nervus oftalmicus yani trigeminus işler ve bu demek olur ki o pseudopolar nöron ggl.tirgeminale içindedir. Yani bazı CN'lerin de duyu ganglionları vardır.
Ggl.geniculi ise tat duyusu ile alakalıdır. Facial(7.CN) sinirin tat duyusuyla alaklı ganglionudur. Ve canalis nervi facialis içerisinde diz yaptığı(7 rakamının eklemi gibi genu yaptığı) yerdedir.
8)Ggl vestibulare ve Ggl corti'den sonra bahsedilecek.
ggl. superius ve ggl. inferius ile de pek karşılaşılmıyormuş.
Bir de otonmom ganglionlara bakalım. Otonomlar ççin 1.nöron sss'dedir.Er yani işi yapan ise ganglionlar.
Ggl.oticum, ggl.ciliare, ggl.piterigopaltinum,ggl.submandibulare parasempatik ganglionlardır.
Paravertebral ganglion(truncus sympaticus yani sempatik zincir) , prevertebral ganglion(columna vertebraliisn önünde ve komşu olduğu arterden ötürü ggl.mesenterica superior 'da deniyor.).


29 Ocak 2021 Cuma

Aqua Florya Buluşmamız

Bugün 29.01.2021, sizlere ise 28.01.2021 günü Naime ile birlikte geçirdiğimiz günden bahsedeceğim.
Buluşacağımız yerin avm olmasını istiyorduk. Çünkü hem gezmiştik evvelsi gün, bugün birbirimizle daha çok konuşmak ve beraber olmak istiyorduk. Denizi de olmasından ötürü Aqua-Florya'yı tercih ettik. Çok güzel tercih oldu.
Sabahleyin erkenden kalktık, dün gece Attack on Titan izlediğimden ötürü yorgundu gözlerim ama enerji eksikliği çekmeyeceğimi (Ben deee yorgundum ama enerji yokluğu çekmeyeceğimi biliyordumm)biliyordum gün içinde. Tekrar buluşmamız uzun bir süre olacağından (hü hü hüüüüü) enerji dolacağım diyordum bugün ve öyle de oldu.
Bir şey yemeden, simit-su ve defterin yanımda olduğunu bilerek evden çıktım hazırlıklardan sonra. Lens takmak uzun sürünce (üzüldümmm)  biraz geç oldu ama olsun.
Çıktığımda görüştük ve çıktığımı bildirdim. Çünkü ona göre çıkması gerekiyordu ki pek beklemesi gerekmesin(çok düşüncelisiniz Yavuzhan Bey). Ardından kulaklıklarım kulağımda, hareketlerimin Eminem-Higher şarkısıyla uyumluca hareket ettiğini düşünerek Çekmeköy Metro'suna geldim. Yeraltında da Erdal Beşikçioğlu'nun sesinden Fahrenheit 451 dinledim. (Çok verimli bir yolculuk olmuş sevindim tekrardan) Üsküdara vardığımda Marmaray'a geçtim. Marmaray treni başlangıçta yeraltında seyretse de Kazlıçeşme durağı gibi yer üstüne çıkıyor. Zeytinburnu olanına binmişim sanırsam, inip tekrar beklemem gerekti. Tabii bunları Naime ile konuşuyoruz. Florya-Akvaryum durağında indiğimde Naime beni buldu(Radar gibiyim maşallah). Sıkıca sarıldık, çokzeldi(çok güzeldi gerçekten). Birkaç dakika beklemiş ve siyahlar giyinmişti(siyahı çok seviyorum biliyorsun). Hoştu oldukça(Siz de hırkanızla baya hoştunuz.).
Sonrasında avmye girdik, atom meyve suyu alıp; simit ve Naime'nin getirdiği muhteşem sucuklu kaşarlı dürümünü yedik. Biraz manzarayı izledik, birbirimizle sohbet ettik.

Manzaramız


 Ardından Avm içine girdik, D&R'da gezdik.(çok güzel kitaplar okuduk çok tatlılardı :D) Bundan 5 ay önce de orada gezdiydik, tekrarı çok hoş oldu(kesinlikleee nice tekrarlara). Ardından çıkışındaki masaj koltuğuna oturduk(hiç kalkmak istemedimmmm). Daha önce oturduysam dahi hatırlamıyorum(benim için ilkti), çok güzeldi masaj(tarifsizdiii). Hatta bize 3 dakikalık olanı yetmedi, sonrasında geri geleceğiz deyip kalktık(hü hühüüüüü tekrar istiyorum).

Bahsi geçen masaj koltuklarımız ♥


Üst katta yemek yeri vardı, hamburger menü aldık oradan ve Avm dışına çıktık paramızı bozup(masaj için sbabna).

Dışarıda kedilerle beraber yemeğimizi yedik(soslarımızı eksik koymuşlar pisss Burgerking), özlem gidermeye çalıştık. Gelecek hayallerimizden bahsettik. Ardından masaj koltuğumuzda 9'ar dakika daha dinlendirici vakit geçirdik(çok rahatlatıcıydı kesinlikle). Bu arada bugün Naime'nin güzelce yoğurduğu çiğ köfteden de yedim ve eve de yapmıştı, çokzellerdi. (afiyet olsun :))
Ardından sıcak çikolata içip, suflemizi yedik(çok güzeldi dondurmalı sufleeemizz ). Vee oyuncakçıya girdik (çok farklı bir deneyim olduu tatlıydı da tabi ki) ve çok eğlendim( ben de çok eğlendim ). Her şey güzelleşiyor sevdiğinizle yapınca(kesinlikle bu söze katılıyorum).

Sıcak çikolata ve Suflemiz


Saatlerimiz 18'i geçiyordu artık(zaman, zaman değil sanki suuu ). Biz de corona'ya(pis piiis pis) hoş duygular beslemeden çıktık oyuncakçıdan. Dışarıda gofretli sütümüzü bisküviyle içerken, gelecekteki uzak kalacağımız zamanların hasretiyle birbirimizle özlem gidermeye çabaladık(hü hüühüüüü). O anı yaşadığımızı unutmadan keyfini de çıkardık, o anların ve tüm günün.
Gün yine Marmaray ile bitti. Bu sefer Gebze yönündeki araca binen ve içeriden el sallayan ben oldum.




Çok güzel bir gündü, çok güzeldi, 1 gün geçti yaklaşık olarak üzerinden ama şimdiden özledim 🍀(ben de özledimmm)
Nice yolculuklarımıza ve gezmelerimize✨(inşallah diliyorum)

D&Rda okuduğumuz kitap çok hoştu :)

sanırım ben bu oyuncağa bayıldım



Yazan: Yavuzhan

Pembe eklemeler :): Naime


Etiketler: , , , , , ,

27 Ocak 2021 Çarşamba

Attack On Titan 2. Bölüm Hakkında

 Attack On Titan 2. Bölüm (That Day: The Fall of Shiganshina, Part 2) 

 Bölüm girişinde bizi kanlı kolu yiyen karga karşılıyor. Shiganshina harabeye dönmüş durumda kaçışan insanlar ve onları yemeye çalışan devleri izliyoruz. Dini inanışını kullandığını düşündüğümüz bir adam devlerin üzerine doğru gidiyordu ancak acımasız sondan kaçamadı.

 Eren , Mikasa ile kendisini devlerden kaçırdığı için Hannas'a kızgın ve tepkisini Hannas'ın boynuna vurarak gösteriyor. Hannas dayanamayıp duruyor ve Eren'e annesini kurtarmaya gücü olmadığını devden korktuğunu bu yüzden en iyi yolun kaçmak olduğunu izah etmeye çalışıyor.

Kaçmak için gemilere binin!  Çağrısı ile yeni sahneye geçiyoruz. Shiganshina surlarla çevrili küçük kent ve bu surlarla çevrili kent gibi küçük alanlar devleri çekmek için yem olarak kullanıyor. Amacı ise savunma ve ordu maliyetini düşürmekti. Bu tasarım içerisinde olan Shinganshina halkı kaçmak için diğer uçtaki kapıya gitmeliydi.

Eren. Mikasa ve Armin'in kaçtığı Shinganshina kenti
                                                                                            
Armin, gemide dört gözle Eren ve Mikasa'yı görmeyi diliyordu. Sonun da Eren ve Mikasan'ı gören Armin rahat nefes alıyor.

Askerler, toplarla silahlarla devlere saldırmaya çalışıyor. Askerlere emirler yağıyordu. Gemide ki insanlarda inancına sığınmış yalvarıyorlardı. 
Geminin kapasitesi dolup, harekete geç emri gelince limanda kalan insanlar yalvarmaya başladı beni alın yalvarırım çocuğumu alın diyen bağrışlar ve sonrasında kendini gemiye atmaya çalışanlar suda yok olup gidiyordu.

Surların ardından devlerin ayak sesleri şiddetlenirken insanların korku dolu bakışları daha da belirginleşiyordu. Askerler atışlarında ıskaladıkça birbirlerine sinirleniyor, korkuları artıyordu. Aldıkları eğitimlerde neden hareketli nesneyi hedef almadıkları konusunda yakınıyorlardı.

Artık insanların kaçtığı arka kapının geçidi kapatılıyordu. Askerlerden birkaçı bizi arkada bırakacaklar diyerek geçide doğru kaçtı. O sırada geçidi kapatma emri veren askerler arasında da tartışma vardı. Hala kaçamayan insanlar vardı. Onlar devlere yem mi olacaktı? Yazık.

Geçidi çabuk kapatın devler geliyor! Çok yaklaştılar! çığlıklarıyla gelen iki asker ile zırhlı devin ayak sesleri duyulur. Ve o da ne zırhlı dev geçide doğru hızla koşuyordu. Askerler kaçıyor ama nereye? Nasıl? Geçit mi? Artık yoktu. Son gemiye binen insanlar dışında kurtulan olmuş muydu? 

Daha sonra dizi için kurulan dünyanın iki haritası paylaşılıyor ve Sur Mariada yaşanılan dehşetten bahsediliyor. Herkese yayılan korku dolu düşünceler ve sorulan soru. Neden bunca yıl yıkılmayan sur şimdi yıkılmıştı? Sur Maria'dan kaçan ilk gemi limana yanaşmış ve içerisinde 500'den fazla kişi bulunmaktaydı. Bu mülteciler dar boğaz demekti sıkıntı demekti ne olacaktı şimdi? Kesinlikle istenmiyorlar idi. Acil durum ilan edildi. Merkezle iletişime geçilip bir karar verilmeliydi. Sur Maria'nın düşmüş olması imkansız bir durumdu. Devler artık Sur Maria'yı istila etmiş durumdaydı.
Son geminin içerisindeki insanlar yaşanılan dehşeti izliyor ve her şeyin bittiğini artık öleceklerini söylüyorlardı.

Eren, ailesiyle olan anılarını gözlerinin önüne getiriyordu. Her şey nasıl bitebilirdi? Annesiyle neden kavgalı ayrılmışlardı sanki. Bir daha eve dönemeyecekti bunu hüznü devlere olan intikam ateşini harlıyordu. Zayıf olduğumuz için ağlamaktan başka bir şey yapamaz mıyız? diye sinirleniyordu. Avucuna düşen bir damla yaş ile geminin kenarına geçip. Geriye bir tekini bile sağ bırakmayacağım! diye haykırdı.

Devlet tüm faaliyetlerini Sur Rosa'ya çekilmesi kararını verir. İstila sırasında 10.000 den fazla insan devler tarafından yenilmiştir.

Eren'in babası ekranda görülür. ailesine doğru süratle gitmektedir. Birden Eren! Eren! sesi Baba! Lütfen dur Baba! sesi bir ateş görüntüsü ve Eren rüyada gibi bir halde görünür. Babasının elinde bir iğne. Eren babasına yalvarır ancak nafile ve Anahtar parlar ekranda.

Anahtarı unutma! Onu bulmak zorundasın! Ve çan sesiyle Eren uyanır. Mikasa, Eren'e uykuda ağladığını söyler. 

Eskiden yiyecek depolamak için kullanılan depoda artık gemiden gelen mülteci insanlar bulunuyordu. Yemek için birbirine giren insanları görür Eren. Armin, Eren ve Mikasa'ya yiyecek yemek getirir. Ve tabi etrafta askerler aşağlayıcı bakışlarla onların yanından geçmektedir. Eren onun derdi ne diye sorar? Gerçekten dertleri ne onların.... Askerler aralarında konuşurken keşke devler daha fazla insanı yeseymiş laflarını duyunca Eren kendini tutamaz ve askere tekme atar. Oh iyi yaptın Eren :)

Eren mülteci gibi yaşamaktansa açlıktan ölmeyi seçer ama Mikasa ona cevabını yapıştırır.
Ellerine sağlık Mikasa 

Severek izlediğimiz bir bölüm oldu :) bakalım 3. bölüm de bizi neler bekliyor♥



Etiketler: , , , , , , , , , , ,

26 Ocak 2021 Salı

İstanbul Fatih - Beyoğlu Gezimiz (Sultanahmet Meydanı - Gülhane Parkı - Eminönü - Galata Kulesi - İstiklal Caddesi - Taksim )

Turşu Suyumuz ve Lahmacunumuz

Günümüzü anlatmadan önce Galata Kulesi'nin tepesinde turlarken çektiğimiz kısa videoyu izleyebilirsiniz:

Merhabalar, bu buluşmamızda asıl olarak gitmek istediğimiz yer Galata Kulesi idi. Öncesinde araştırdığımızda Galatakulesi girişinin de 30TL, indirimli müze kart fiyatının da 30TL olduğunu öğrendiğimizde; en mantıklı olanı yapıp Müze Kartı almaya karar verdik. Kültür Bakanlığına göre Galata kulesinde müze kart satışı yok diye tarafımıza bilgi verildi. Biz de Müze Kartı almak için en yakın nokta olan Topkapı Sarayı'na gittik. Rotamız, Sirkeci'de başladı. Ancak Galata Kule'sine gittiğimiz de ne görelim, Müze Kart satış noktası ile karşılaştık. Bunu söyledikten sonra günümüze başlayalım. Müze Kart nerelerden alınabilir?

Sirkeci de başlayan enerji dolu güne neler sığdırmadık ki, ah bir de şu kısıtlamalar(Covid-19) da olmasaydı... 

Yanınızda mutlu olduğunuz kişi varsa zaman kavramı öyle hızlanıyor ki, akıl şaşıyor. Topkapı Sarayı'ndan Müze Kartı aldıktan sonra karşımızda Ayasofya Camii, elimizde sıcak çayla birlikte tostumuzu yedik.

Adına şarkılar yazılmış Gülhane Parkı'na uğramazsak olmazdı. Amacımız Arkeoloji müzesine gitmekti ama rota bizi çok saptırdı, biz de Gülhane Parkı'ndan sonra direkt olarak Galata Kule'sine gitmeye karar verdik. Sultanahmet Tramvay durağından binip, Eminönü'nde Turşu suyu içmek için indik. Bayılıyorum turşu suyuna, eğer denemediyseniz kesinlikle tatmanızı öneriyorum. Yavuzhan'ın da önereceğinden kuşkum yok(Evet, öneriyorum ve beni tanıştırdığından dolayı Naime Hanım'a teşekkür ederim). Lahmacunla beraber turşu suyunu(Balıkla ekmek ile de enfes gidiyor) mideye götürdüğümüz yer. Karşımızdaysa Galata Kulesi:

Sonra hemencecik Galata yoluna koyulduk, sanırım havanın bulutlu olması şansımız oldu. Çünkü hiç sıra beklemeden girdik. Galata kulesi geçen sene restorasyon çalışmasından geçmişti. Restorasyon öncesi Seyir Teras'ı dışındaki katlar maalesef ziyarete kapalıydı. Bu seferki gidişimizde diğer katlar da açılmıştı veee hepsi de birbiriden güzeldi. Ayrıca en güzeli 2. kat olan simülasyon katındaki Yavuzhan'ın Hezarfen'i uçurmasıydı(hehehhe ilgili görsel aşağıdadır). Benim için hiç unutulmayacak bir Galata Kulesi gezisi oldu(Benim için de ). İstanbul sevdiğinizle gezince bir başka güzel.

Uçarkene

Bu similasyon ikinci katta bulunuyor, hangi katta ne var yazan fotoğraf ise yazımızın sonuna ekleyeceğiz. 

İstiklal Caddesi ile gezimize devam ettik, tabi gül satanlar Galata Kulesinin etrafını da sarmıştı ama ne yalan söyleyeyim gülüm olsun istemiştim ki anında da oldu :). Buradan Yavuzhan Bey'e teşekkürlerimi sunuyorum.

İstiklal

Santa Maria Draperis Kilisesi, Galata kulesinden sonra durağımız oldu. Mum yaktık, kiliseyi gezdik(yani büyük değildi ama inceledik). Ben beğendim açıkçası, tavandaki işçilik çok hoştu gerçekten. Ve gülümü unutup çıktık. Tam bir mağazaya girecekken gülümün yokluğunu fark ettim, hemen birinin gülümü almasından korkarcasına hızlıca geri döndüm. Tabi Yavuzhan'ı da koşturmuş oldum :/ (yaaa zevkliydi.) .

Bahsi geçen gül :)

Neyse ki gülüm unuttuğum yerde öylece duruyordu, hemen çantama -defterimin arasına- yerleştirdim. Artık gezimize kaldığımız yerden devam edebilirdik :)

 Mango Mağazası'nda bir kaç kıyafet baktım ama hiç tarzımı bulamadım. Bir tane elbise denedim ama şimdi düşünüyorum da yaşça büyük bir elbise denemişim. Elim boş çıktık tabi.

Sent Antuan Kilisesine daha önce girdiğimiz için tekrar girmedik ancak bahçesi yılbaşı nedeniyle öyle ilgi çekiciydi ki bir kaç fotoğraf çekinmeden duramadık.

Sent Antuan Kilisesi, Santa Maria Draperis Kilisesi'nden büyük, bunu da söylemeden edemeyeceğim. Zaten İstiklal Caddesinin en çok ziyaretçi alan kilisesi de diyebiliriz.

Gezimiz genel olarak yürüyerek etrafı incelemekle geçti. Yanınızda gezmeyi sevdiğiniz bir insan varsa havanın yağışlı ve soğuk olması umurunuz da dahi olmuyor :)

Gezimizin sonlandığı yer ise Yenikapı Marmaray'ı oldu :


Birkaç fotoğraf daha :


Seyir Katının Altındaki İstanbul Maketi

Katlarda Tarihi Eserler Görebilirsiniz

Sent Antuan Kilisesi

Dilek Mumu

Katlarda ne var?



Maket

Haliç Zincirlerinden(İstanbul'un Fethine Karşı Savunma)

Turist Çeken Dükkanlardan Biri

Galatanın İçinden Bir Fotoğraf

Galata Kulesi'nin Kubbesi


Yazan: Naime 

Düzenleyen ve yeşil eklemeler:) :Yavuzhan





Etiketler: , , , , , , , , , , , ,

Attack On Titan 1.Bölüm Hakkında


 



Attack On Titan 1.Bölüm (Nisen-nengo no Kimi e: Shiganshina Kanraku part 1 ) 


Burası özetvari de olacak yani spoiler içerir

Hikayemiz, Shiganshina bölgesindeki surlara 60 metrelik muazzam dev(Colossus Titan)'in  saldırmasıyla başlıyor. 

En dış surların içerisinde yaşayan bu bölgenin halkı ekonomice kötü ama güvenli bir hayat sürmekteydiler. Eren ise tanıştığımız ilk karakter. Mikasa ile Eren çocukluktan beri birlikte büyümüşlerdir. 

Başlangıçta Hannas ile karşılaşmalarında, Mikasa'nın Eren'e olan güvenini ve Eren'in ise surların dışını görme arzusunu fark ediyoruz. Tam bu esnada surların kapısı açılıyor. İçeriye devleri ve dış dünyayı araştırmak amacıyla gönderilen keşif birliği giriyor. Sırtlarında özgürlüğün simgesi olan kanat sembollerini taşıyan bu birlik, her çocuk gibi Eren'in de hayran bakışlarına mazhar. Ama birlik bundan çok memnun değil, çünkü çok büyük kayıplar veriyorlar her sefere çıktıklarında. Ama gerekli olduğunun da bilincindeler. Birkaç önemli karakterle daha tanışıyoruz kısa bir sekans da olsa ama o sonraki bölümlerde :) . Bu kayıpları görmelerine rağmen, Eren keşif birliğine katılmak istediğini söylediğinde, Mikasa tüm soğukkanlılığıyla pataklıyor ve eve götürüyor onu.

Evde Eren'in bu arzusu tartışmaya sebep oluyor. Doktor babası, iç surlara hasta bakmak için yolculuğa çıkarken merağı bastıracak hiç bir güç yoktur diyor ve onayladığını belli ediyor. Aynı zamanda yıllardır yasaklamış olduğu bodrum katının anahtarını Eren'e göstererek(veriyormuş hatta) , geldiğinde oraya gireceklerini söylüyor.

Baba yola çıktıktan sonra dışarı çıkan Mikasa ve Eren , yakın arkadaşları olan Armin'in pataklandığını görüyorlar. Mikasa saldırganları korkutup kaçırıyor. Devamında bu 3 yakın arkadaş, oturup surların dışarısı hakkında meraklarını birbirlerine açarlarken bölümün başında gösterilen sahne gerçekleşiyor. Colossus Titan surda gedik açıyor. Devler o gedikten girip insanları ağızlarına tıkıyorlar. 




                                                   (Soldan sağa : Mikasa - Eren -Armin)

Hemen evlerine koşan Eren ve Mikasa kötü bir sahneyle karşılaşıyorlar. Evleri yıkılmış, anneleri Carla enkaz altında sıkışmış. Kurtarmak istiyorlar ama güçleri yetmiyor. Anneleri kaçın diyor, dev sizi yemesin diyor ama kaçmıyorlar. Dev çok yaklaştığı bir anda asker Hannas gelip, merak etmeyin devi keseceğim diyor ama korkup donakalıyor. Ve yapamayacağını anlayınca çocukları alıp, kaçırıyor. Çocuklar Hannas'ın kollarından kaçıp anne Carla'ya koşmak isteseler de yapamıyorlar . Ve devin Carla'yı yemesine tanık olmak zorunda kalıyorlar.

En sonunda insanlar bu dehşeti yaşayarak hatırlamak zorunda kaldılar. Eren'in aklında artık tek bir söz var : Bütün devleri öldüreceğim 



Etiketler: , , , , , , , , , ,